19 Kasım 2016 Cumartesi

Yağmur mu Dua vakti mi?

Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince, Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
 Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak.
Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
Sulardan, seslerden ve gecelerden...
                        Necip Fazıl KISAKÜREK


Yağmurun bir telaşı vardır aslında. Bazı romantik insanlarımız; pardon bazı değil hepimizin zaman zaman yağmur ile bir dinginlik yaşamışlığı vardır. Mesela kimi sevdiğiyle yürümüştür, kimi şiirler okuyarak yalnızlığını anlatmıştır yağmura. Bazı sabahlar dua etmişizdir tüm camları açarak yağmurun bereketi evimize girsin diye. Çünkü her bir damlayı bir melek indirir derler bize çocukluğumuzdan beri. Ve yine yağmurda edilen dua kabul olur diye otururuz duanın başına. Aslına bakarsanız yolcunun, yetimin, yoksulun, mahzunun, annenin, babanın, salih kimsenin ve sayamayacağım bir çok kişinin kuşlukta, seherde, ikindide, teheccütte ve sayamayacağım bir çok vakitte ettiği dualarda kabul olur. Bu kadar çok vakit verildiyse bize dua etmemiz istediği içindir. Öyle olmasaydı ayeti kerime de şöyle buyrulmazdı; Sizin duanız olmasa Rabbim size değer verir miydi? (FURKAN/77)
Belki o yüzden oluyordur kuraklıklar ki insanlar toplu yağmur duasına çıksın. Sonra kuraklık biter yağmur iner anlarız ki duamız kabul olmuş.
 Esasen baktığımız zaman bizim ettiğimiz dualar hep kabul olur da biz anlamayız. Yada kabul olmasa da biz bilemeyiz neden kabul edilmediğini insanız aceleciyiz çünkü. Tıpkı Ayeti kerimede belirtildiği gibi.  "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir" (İsra Suresi, 11)

Evet acele ediyoruz kimimiz duada kimimiz başka şeylerde. Bazen de acele etmeyi severiz ben mesela izlemeyi severim telaşeleri..  Yağmur yağarken alelacele balkondaki çamaşırlarını toplayan kadınları izlemeyi hep sevmişimdir yada evdeki kapıyı pencereyi kapat da halılar ıslanmasın diye çocuğunu uyaran anneleri.
Yağmurdaki trafiği sevmem ama yada suları fışkırtarak geçen arabaları. Yağmur güzel icatlarda çıkarttırır; ıslanmamak için kafaya geçirilen poşet süper bir örnektir bence..
Bunun yanında cızırdayan radyoların tıkanmış olan trafikte olayı biraz daha çekilmez hale getirdiği de doğrudur. Diyecek lafım yok.
Sonra ıslanan paçalar,işe geç kalan çalışanlar,  su birikintisine giren ayaklar, su geçiren ayakkabılar, montu olmayan çocuklar, kartonlardan ev yapmış insanlar, damı akıpta yaptıramayanlar, savaşta evi yıkılanlar, başka bir ülkede çadırda yaşayanlar.. Ahh ne çok düşünülecek şey çıktı. Az önce eğlenmiyor muyduk yağmuru izlerken? Nasıl oldu da geldik bu noktaya?
Demek ki neymiş bize keyif veren yağmurda üzülen insanlar varmış. Hep vardır. Dünya zıtlıklardan oluşan bir alem. Savaşta bir taraf kazanırken bir taraf hep kaybeder. Kimileri filmlere konu olacak hayatlar sürerken kimileri sadece o filmi izleyerek sürdürür yaşamını. Biri sever diğeri terkedilir. Ve birileri yaşar birileri hep ölür...
Biz yine yağmuru izleyelim izlemesine ama dua işine biraz fazla mı yoğunlaşsak. Elden gelmiyor diyoruz ya - tabi elden de gelirde o ayrı bir mevzu- dilimizde de kelepçe yok ya dualarımızda yer verelim, dua edelim...