Çoktan bunalmaya başlamıştım bile. 10
yaşındaydım enkaz altında kalan bir arkadaşım anlatıştı nefessiz kalmanın ne
demek olduğunu. O gün bu gündür korkarım.Mesela ben evimden uzakta ölmekten de
korkarım.
Camı kapattıktan sonra hırka isteyip
istemediğini sordum,istemedi..Bu soru için biraz geç kalmıştım sanırım. Zaten
ben derslere de geç kalırdım. On dakika bile olmadan camı açabilir miyim diye
sordum. Aç dedi. Kendime geldim birden,oda bunun farkına vardı. Muhtemelen kış
aylarında nasıl dayandığımı düşünüyordu ama ben problemimi dillendiremediğim
için soramıyordu. Sorsa söylerdim evimde her zaman bir pencerenin azda olsa
aralık kaldığını, ve hava temizleyici kullandığımı ama sormadı. Yağmur yeni
dinmişti oturduğu iskemleden kalkıp pencereye yaklaştı toprak kokusunu içine
çekti. Biraz dışarıyla ilgilendikten sonra duvarda asılı olan tabloyu
incelemeye koyuldu. Muhtemelen cam kenarında üşüdü ve en uzak olan duvar kenarına
gitti. Bu defa camı kapamadan sordum hırka isteyip istemediğini. İyi olur
cevabını alınca mutlu oldum nedense,benim yüzümden üşüdüğü için vicdan azabı
çekiyor olmalıydım sanırım. Kapağı kırık olan dolabımdan en kalın hırkayı
çıkarttım verdim. Aramızda henüz cam ve hırka muhabbetinden başka bir iletişim
olmamıştı.
Ancak fark ettim ki mont bile versem
üşüyecekti. Hasta olmasını istemezdim,bu defa camı kendi isteğimle kapattım.
Böyle durumlar olduğun da kendimi çok iyi bir insan zannederdim.
Halbuki ben iyi biri değildim. Dert dinlemez,
arkadaşlarımın halleriyle hallenmez,sokakta yürürken zorlanan teyzeye yardım
etmezdim.Bunlara rağmen kendimi iyi biri sanırdım çünkü kimseye zarar da
vermezdim,komşularımı rahatsız etmezdim,hatta çok sessizdim ve insanların
bundan memnun olduğunu düşünürdüm. Meğer öyle değilmiş,ben kötü biriymişim.
Mesela yan dairemden sesler gelirdi,kadın
feryat figan bağırırdı adamda susturmak için daha çok döverdi. Ben bunu
duyduğum halde müdahele etmezdim yahut polisi aramazdım,sessiz biriyim ya
etliye sütlüye karışmam. Ama artık sesler kesildi kadıncağız aşırı darptan
vefat etti.
Liseydeyken kopya verdiğim arkadaşım..
Geçenlerde duydum hırsızlıktan ve yolsuzluktan dolayı cezaevindeymiş. Galiba
ona bunu ben öğrettim!
Arkadaşlarımdan birinin kızı hastaymış ve
yakın zaman da işten çıkarılmış. Aslın da bana anlatmıştı ama o kadar
duyarsızım ki anlatılanlara umursamamışım. Daha sonra nasıl olduysa tekrardan
duydum bu durumu. Ben kendimi kommensal yaşam süren biri zannederken farkettim
ki insanlara zarar veren biriymişim.
Şimdi açarsam camı arkadaşım üşüyüp hasta
olacak ama ben yaptığım kötülüklere bir yenisini eklemek istemiyorum.
Cam kapalı,kalp atışlarım normal ve
çaylarımız sıcak. Şimdi arkadaşımla kızı için çözümler üretmeye
çalışıyoruz,bulamıyoruz ama uğraşmam bile onu rahatlatıyor biliyorum.
Bazen bazı vakitlerin telafisi
olmaz,dostluğun,sağlığın,giden nefesin ,vaktin, kalemin ,mürekkebin, kelimenin
ve göz yaşının telafisi olmaz. Ama telafi edemeyeceğimiz olaylar yaşamımızın
geri kalanını telef etmemize mani olabilir.